Celikkurt
Siirler

Siirler

kalp.gif

Benden Sonra Mutluluk

Siirler 1

Özletiyor Seni Bu Yagmurlar

Siirler 2

Ay Isigi

Siirler 3
Sakarya Türküsü Siirler 4
Aysel Git Basimdan Siirler 5
O Beyaz Bir Kustu Siirler 6
Bilseydim Siirler 7
Hatirlama 2 Siirler 8
Cekmece Siirler 9
Dogan Gün ( Sevgi Yagmuru) Siirler 10
Anadolu Sevgisi Siirler 11
Cok Sevdim Bir Zamanlar Siirler 12
En Güzel Siirler 13
Dag Basinda Siirler 14
Mutlulugun Resmi Siirler 15
Ansizin Siirler 16
Sen Siirler 17
Bir Gün Anlarsin Siirler 18
Yagmur Yagar Gibi Siirler 19
Büyüdüm Siirler 20
Siginak Siirler 21
O Beyaz Bir Kustu Siirler 22
Yanlizca Kanatlarina .. Siirler 23
Kaldirimlar Siiler 24
Yavrum`a Siirler 25
Ben Senden Önce Ölmek Isterim Siirler 26
Ruhun Siirler 27
Caresiz Siirler 28

AYRILIĞIN İLANI



Gidiyor musun diye sorma bana.
Gönderen sensin.
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi.
Senin kadar öfkeliyim ben de.
Senin kadar endişeli...

Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana
Ama inandıramadım seni.
Sen, sorgularken beni kafanda
Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.
Bir tek sözün bağlardı beni sana,
Oysa sen hep susmanın koynunda.

Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku,
Teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki bazen minicik bir odada
Bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi...
Zaten varsın diye her şey güzeldi ama
Sen buna inanmadın. Ah bu sorular...

Yaşamak varken sevdayı delice,
Niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin.
Ben, seninleyim dedikçe
Sen, hayır dedin.
Zaten az konuşan sen
Olumsuz ne kadar sözcük varsa
Bulup çıkardın ortaya.
Bense hiç bir şey diyemedim.

Ne kadar zarar vermişim sana meğer.
Nasıl değiştirmişim seni.
Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zarar vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem.
Ama öyle oldu işte.
Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.

Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı.
Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz.
Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.

Biliyor musun bir tanem!
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri
yalancı yüzlerde ararım.
Seni de götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.

Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim.
Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını.
Ne yazık ki, kalamadın bana.
Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde.
Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.
===============================================

SOR KENDİNE BENİ


Sor sevdiğim,
Sonra kağıttan gemiler yap,
Yelkenleri olmayan,
Direkleri mavi bildiğim,
Sor beni gördüğün her buluta,
Sevdalıların hatırına,
Geceleri yıldızlarda parlayan,
Denizlerin suskunluğuna bırak beni,
Ve çek gökyüzümü üzerine,
Dalıp git hayallerin sonsuzluğuna,
Çocuklar çıkarsa karşına,
Gülümse, uzat ellerini,
Ceplerinden çıkarıp verirler sana,
Tenimde gizlenen dudak izlerini,
Şaşırma,
Sabah olacak birazdan,
Sor beni yağmurlarına,
Sor sevdiğim
Ve pencereden bak bakabildiğin kadar,
Gördüğün son noktada,
Seni seyretmekteyim...

====================================================

Gelemiyorum yanına !
O kadar çok engel var ki arada
Bir uçurtmanın kuyruğuna takılıp
gelmek istedim;
Çekmedi yorgun bedenimi.
Bulutlara takılmayı denedim;
Bir yıldırımla attı üzerinden.
Dalgalara bıraktım kendimi
kıyılarına vurmak için
Kağıttan bir gemi kesti yolumu
Koparılan takvim yapraklarıyla
gitgide tüketiyor zaman beni
Gün geceye gömdü gözlerimi
Gece güne savurdu yüreğimi
Küle dönen kor tenimde
İzi kaldı dokunuşlarının.
Üşüyorum...
Sıcaklığını bulmak için
vurdum kendimi sahranın göbeğine.
Güneşin ortasına attım
ip merdivenimin ucunu.
İp tutuştu...
Ben yanamadım.
O kadar nasırlaştı ki sensiz can
Öylesine mahsun kaldı ki duygular
Sevda nerdedir,
Özlem ne tarafa düşer?
Ne yönüm kaldı, ne mevsimim
Sana çıkan yolu bulamadım...
Tuttuğum nefeste kaldı,
Bir boğum daha ukte sevdam.

====================================================
 

Sevgilim,
Sana sevgilim diyorum.
"Ayrılık da sevdaya dahil çünkü;
ayrılanlar hâlâ sevgili" dediği gibi İlhan'ın.

Sevgilim, sana sevgilim diyorum,
bir daha hiç demeyeceğim içindir belki.

"Ayrılmamız neyi değiştirecek
ayrılık, yüreğimden silip atabilir mi seni?" derdin.
Kimbilir...

Bu sana son yazışım.
Sözcüklere yüklemeye çalıştığım duygularım,
beyaz kağıtların keskin kenarlarıyla
nasıl da parçalanıyor böyle.

İlk kez, yazmak böyle zor, anlatmak, bu kadar olanaksız.
İçimde çağıldayan herşeyin,
sana doğru aktığını duyup da bunu anlatamamak.
Ne acı...

Oysa, seni her düşündüğümde,
sesim, zamanın ve mekânın olmadığı
görünmeyen ince ipeksi bir yolda ilerleyip
kulaklarına akmadı mı?

Her düşündüğümde seni, yapmam gereken sadece izlemekti.
Ruhumun sana akışı, hızlı ama bir o kadar yavaş,
delice ama bir o kadar sakin,
coşkuyla ama nasıl huzurlu bir çağlamaydı onların hepsi.

Hemen duyardın, büyük kalabalıklarda,
iki kişilik yalnızlıklarda,
ya da gözlerin maviliklere kilitlenmiş. Duyardın...

Hâlâ duyuyorsun.
Şimdi, şuan seninle konuşurken,
ruhunda geziniyorum yine.
Baktığın yerden uzaklaşan bakışlarını,
o kimselere hissettirmediğin bir anlık dalgınlığı,
sadece anın yakaladığı o ince sızıyı...
Kapa gözlerini!

Sen hep duyacak mısın beni,
ben hep anlatacak mıyım bilmiyorum...

Ama madem ayrılanlar hâlâ sevgili,
ayrılanlar hâlâ sevdalı.
Bu ayrılıkta bitmeli...

Ayrılık...
Ne çok korkardık bu sözcüğe yüklenen anlamdan.
Oysa şimdi anlıyorum ki, ayrılığın kendisi değil,
ayrılmakmış asıl zor olan.
Ayrılmayı başarana kadar yaşanılanlar,
o kanatan acıtan korkulu bekleyişler...

O kopuşu yaşamak, artık başka biri değil,
sen olan o varlığı olduğu yerden çıkarmaya çalışmak,
Ağlayarak git artık içimden diyebilmek
ama daha derken pişman olup
hayır kal ne olur diye yalvarmak...

Ne kadar zordu...
Öyle içimdeydin ki, seni ordan çıkarmak
kendimi paramparça etmek demekti.

Ayrılık...
O kanlı zafer... Şimdi paylaştığımız işte bu.
İçimizde o boşluğun büyük acısı
yüzümüzde birbirimizin kanı var hâlâ...

Sevgilim,
Sevgilim diyorum son kez sana.
Bir daha demiyeceğimdendir bu ve bir daha
yazmayacağımdan. Ayrılık da bitmeli..

====================================================

Ne gariptir şu ayrılık günleri

Bir dosttan da, düşmandan da ayrılsan

Nedense bir tuhaf oluyor insan.

Derin bir sızı giriyor içeri

Son bir defa bakarken caddelere.

Dükkânlara, evlere, kahvelere

Hatıra yüklü kervanlar geçiyor,

Dolu dolu gözlerinin önünden.

Bu son yadigâr mı bir ayrılık gününden?

Ne unutulmaz zamanlar geçiyor

Ağır ağır biz farkında değilken.

Gökler masmavi, yaprak yemyeşilken

Sen istediğin kadar unutulmaz de

Bu son dakika, bu vakitsiz yağmur.

Unutulur azizim, unutulur...

Başka ne yapılır böyle bir günde?

Kapanan bavul, çivilenen sandık

Ve sonra kuru bir "Allaha ısmarladık !"
===============================================

Güneşin olsun gönlünde
Kar bile yağsa
Ya da fırtına olsa.
Gök bulutlarla
Dünya kavgayla dolsa
Güneşin olsun gönlünde
O zaman gelsin ne gelirse
Doldurur ışıklarla
En karanlık gününü
Bir şarkın olsun gönlünde
Sevinçli ezgilerle
Seni günlük tasalar boğsa bile
Bir şarkın olsun dudaklarında
O zaman gelsin ne gelirse
Yardım eder atlatmaya
En yalnız gününü
Başkaları içinde bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda
Ve seni mutlu edecek her şeyi
Söyle onlara da
Bir şarkın olsun dudaklarında
Yitirme sakın cesaretini
Güneşin olsun gönlünde
Ve her şey iyi olacak
===========================================================

Ararsa ellerin ellerimi,
Gözlerinde yağmurlar,
Üzülme...
Yum gözlerini usuldan.
Bak yüreğindeyim.
Estirme hüzün rüzgârlarını,
Kov sahilinden deli dalgaları.
Sakin, serin pınarlarda
.............çağlar damlalarım...
Dağlardan esen meltemlerde,
Akan çeşmende benim.
Yıka yüreğini temiz sularımda,
Gönlünde melankoli kalmasın,
Şifalıdır damlalarım,
Ben yağmurum,
Yağmur,
Benim...
===========================================================

Siirlere katkisi olan arkadaslara tesekkürrler.

Bende olduğundan beri
ne zaman aynaya baksam; kendimi bulamıyorum.
Gözlerimde gözlerini, dudaklarımda gülüşünü görüyorum.
Hep nefesini soluyorum, tenimde bir ürperti beliriyor.
Koca şehir susuyor sadece sesin çınlıyor kulaklarımda.
Bakabildiğim kadar ileride, dokunabildiğimce yakındasın
ama hasret kalıyorum bebek yüzlüm gülüşüne.


İstanbul gibi bakıyorsun bana, gizemli ve buğulu.
Hem içinde olup, hem yalnız yaşamak bilsen ne kadar zor geliyor.
Hayat kavgasını sürdürüyor sevdam.
Aşk can çekişiyor gecelerimde.
Tenine susuyorum Marmaranın derinliklerinde.
Yeditepe çalıyor sanki seni benden, yavaş yavaş tüketiyor.


Gökyüzüne yıldızlarla tutunan peçesini çıkarıyorum karanlığın.
Pencereden yatağına süzülen ay ışığı olmak,
yüzünü sürdüğün yastık olup düşlerine avuç açmak için.
Bedeninde serilmeliyim gece gibi.
Meleklerin uyurken bıraktığı gülüşü seyretmeliyim başucunda.


Kalmamı istermisin, yıldızlar bir bir gömülürken sabaha?
dokunmamı istermisin ayaz düşen tenine?
Hani utanmazlığın koynunda
kendinle sevişmelerinde yanında olmamı istermisin ?


Kuruyan teninde terden boncuklar yapabilirim,
güzel bir melodideki piyano tuşları gibi dokunabilirim vücuduna,
kıvrımlarınla ahenkli yaşayabilirim seni.
Rüzgârın dağlarla kucaklaşmasını,
dalgaların kıyılara cilvelerini getir aklına.
Önce, süzülmelerini hisset kumlara köpüklerinin,
sonra kızışan rüzgârla tut ellerimi.
Tüm gücünle sarıl biçare kimliğime.
Açlığımı, susuzluğumu, sırlarımı bitir gecede.
İçimde kıpırdanışların, yüreğimde sıcaklığın, dudaklarımda
titreyişleri sevdanın, tenimin ürpertisinde nefesin olmalı...


Dağıt, hazan düşen yatağımı. Güneşim ol eylül gözlüm.
Seni istiyorum diye yutkunduğum nefesimi al dudaklarımdan,
sırlarımı çöz öpüşlerinle. Ay gibi yum gözlerini geceye,
yıldız gibi kay geç düşlerimden. Tadını bilmediğim,
tenine düşmediğim hayal olmaktan çık, dökül şehvetinle.


Söyleyemem sana yanan tenimi, kıvılcımı düştü bir kez içime.
Kıvranışlarım kadar sessiz uykusuzluğum.
Her dokunuşumda kendime, haykırışlarım suskunluğum aslında.


Kendime sarılıp yatağın bir ucunda tüm ürkekliğimle gelişini beklerim.
İçimden akan ılıklığı, sıcak sevdayı sana sunmak,
sadece hayalinle bütünleşerek yaşamak çok zor be aşkım...
SEN bendeysen, benimsen.. Neden gecelere isyanım?


Kirpikten bulutlarını arala artık, güneş gözlerinde kapalı kalmasın,
Uyan! Dünya güneşe, ben sana kavuşayım.
Seni seviyorum eylül bakışlım.

====================================================

Bu gece uyuyamazsın sen!
Çetin bir sızı sarar odanı,
sen şimdi ağlarsın da...
Umutsuzca akıtırsın göz yaşlarını.

Radyonu açmış şiirler dinliyorsun,
elinde kalem... Kadere sitem ederek
yalnızlığına dizeler arıyorsun
şarkımızı söyleyerek...

Bu gece üşüyeceksin biraz
anılar gelip seni vuracak, üzüleceksin.
Isınmak için güneşi bekle
bazı geceler soğuk eserim ben, bilirsin.

Gece sana emanet...
Bu şehri bir kez daha terk ediyorum,
gelemediğin bir yer vardı hani
İşte oraya. Yine gurbete düştü yolum...

Ve bu gece seni uyku tutmaz
Biliyorum....

====================================================

Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...


Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...


Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...


Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.


Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...


Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...


Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...


Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...


Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...


Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...

====================================================

Öyle bir hayat yaşadım ki;
Cenneti de gördüm cehennemi de

Öyle bir aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.

Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım.

Öyle bir rol vermişler ki;
Okudum, okudum anlamadım.

Öyle bir hayat yaşadım ki;
Son yolculukları erken tanıdım

Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan anladım.

Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım, hem güldüm halime.

Sonra dedim ki,
Söz ver kendine!

Denizleri seviyorsan,
Dalgaları da seveceksin.

Sevilmek istiyorsan,
Önce sevmeyi bileceksin.

Uçmayı seviyorsan,
düşmeyi de bileceksin

Korkarak yaşıyorsan,
Yalnızca; hayatı seyredersin...

====================================================

Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
Beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl
içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
sürekli bir boşluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni okşayarak başlamaları, akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak,
bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken...
Ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...
Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler,
geceler boyu nöbet tuttuk başında... O şen kahkahalarına
yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...
"Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak,
doktorun böldü sevincimizi: "Yaşayamaz artık bu evde...
Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde" dedi,
"O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."
Bilsen ne zor, gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek...
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek
ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...
"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın
mutluluğa" demek sana ne zor...
Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden,
sesin, kokun hala beynimdeyken...
Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın
arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı,
yan yana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı,
onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına,
arkadan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...
Ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla
uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek...
Yokluğunu beklemek, ne zor...
Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde
üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp,
terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak
sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak
ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden...
Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe
dönüşmesinden hicran duyuyorum.
Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde,
terk etmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da
yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak,
yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek
ve "Dön bebeğim" demek istiyorum:
"Geri dön... Kulüben seni bekliyor..."

====================================================

BILIRMISIN


Bilir misin sensizligi ?
Bilir misin özleminin nasil oldugunu ?
Bilir misin gecenin sensiz olan kismini ?
Bilir misin yilbasi hediyesini ellerimle verememenin acisini ?


Bilir misin hafta sonlari senle kol, kola gezememek nasil ?
Bilir misin çaresizligin isyanini ?
Bilir misin seni senden çok sevmek nasil ?
Bilir misin sana dokunamamayi ?
Ben bilirim sevgilim ben bilirim ..!

===================================================================

Home

Ask ve Sevgi | Downloads | Dost önerisi | Asiklarin Sözleri | Basin ve Dergiler | Atatürk | Tarih | Emrah Celik | Siirler | Siirler2 | Foklör ekipleri | Güzel Sözler | Güzel Sözler3 | Kiz Tavlama Yetenegi | Etkileme silahlari | Güzel Sözler2 | Askin Gercekleri | Ask Nedir? | Besiktas Mesajlari | Burclarin Kötü yönleri | Aylar ve Kisilikler | Harika Güzel Sözler

Enter supporting content here